Yükseköğretim Kurumlarında Yürütülen Disiplin Soruşturmalarına İlişkin Genel Çerçeve ve İlkeler
Disiplin hukuku, kamu kurumlarında çalışan personelin uymakla yükümlü olduğu kuralların belirlenmesini sağlayan ve bu belirlenen kuralların ihlali halinde uygulanacak yaptırımların çerçevesini çizen, kendine has özelliklere haiz bir hukuk dalıdır. Disiplin hukukunun yerinde ve etkili uygulanmasıyla, kamu hizmetlerinin sürekli ve düzenli bir şekilde işlemesi hedeflenmektedir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, yükseköğretim kurumlarının işleyişini düzenleyen yasal kaynaktır. Bu kanun, yükseköğretim kurumlarında çalışan akademik ve idari personelin disiplin soruşturmalarının yasal dayanağını oluşturur. Disiplin süreçlerinin kanunda yer almasındaki amaç; akademik ve idari personelin görevlerini hukuka uygun şekilde yerine getirmesini sağlamak ve aksi durumda karşılaşabilecekleri yaptırımların önceden belirlenmiş hükümler çerçevesinde uygulanmasını temin etmektir. Böylece hukuki güvenlik sağlanarak, personelin uygun çalışma ortamında görevlerini icra etmeleri desteklenmektedir.
Bu yazıda, yükseköğretim kurumlarında disiplin soruşturmalarının hukuki niteliği, usulü ve uygulamada karşılaşılan sorunlar ele alınacaktır.
Yükseköğretim Kurumlarında Disiplin Soruşturmalarının Hukuki Niteliği
Disiplin soruşturması, bir kamu görevlisinin veya akademik personelin mevzuata aykırı bir fiil işleyip işlemediğini belirlemek ve gerekli yaptırımları uygulamak amacıyla yürütülen hukuki bir süreçtir.
2547 sayılı Kanun’un 53. maddesi ve devamı, akademik ve idari personele uygulanacak disiplin cezalarını ve bu sürecin nasıl işletilmesi gerektiğini düzenlemektedir. İlgili hükümlere göre disiplin cezaları; uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve kamu görevinden çıkarma gibi farklı ağırlıkta olabilir. Disiplin cezasının verilmesine neden olan fiilin ağırlığına göre, kanunda öngörülen farklı disiplin cezaları uygulanmaktadır.
İlgili mevzuatta farklı ağırlıktaki bu cezaların uygulanması gereken haller tek tek sıralanmıştır. Sınırlı sayıda olan ve kanunda sayılan fiiller dışında; yükseköğretim kurumlarında görev alan akademik ve idari personelin disiplin cezası alması, ‘expressio unius est exclusio alterius’ ilkesi ve öngörülebilirlik ilkesi gereği mümkün değildir.
Disiplin cezaları; elverişli, gerekli ve orantılı olduğu takdirde, kamu kurumunun devamlılığının sağlanmasına ve personelin haklarını koruyarak görev çerçevesinin çizilmesine katkı sağlar. İlgili kanun, disiplin soruşturması süreçlerinin adil, tarafsız ve nesnellik ilkelerine bağlı olarak yürütülmesini ön görürken disiplin cezalarının uygulanmasında akademik ve idari personelin; akademik özgürlüklerin korunması ve keyfi uygulamaların önlenmesi hedefler.
2547 Sayılı Kanun’da Yer Alan Disiplin Suçları
Yukarıda belirtildiği üzere ilgili mevzuatta, yükseköğretim kurumlarının düzenini ve itibarını korumak amacıyla belirli disiplin suçları tanımlamıştır. Bu suçlar genel olarak şu başlıklar altında toplanabilir:
- Görevi İhmal ve Kötüye Kullanma: Personelin görevini yerine getirmemesi veya yetkisini aşarak işlem yapması bu kapsamda değerlendirilir.
- Bilimsel Etik İhlalleri: Plagiarizm (intihal), bilimsel verilerin çarpıtılması veya sahtecilik gibi fiiller bu kapsamda yer almaktadır. Bu tür suçlar, üniversitelerin akademik itibarını doğrudan etkilediği için kurum itibarını zedeleyici fiillerle benzeşmektedir.
- Kurum İtibarını Zedeleyici Davranışlar: Akademik veya idari personelin, üniversitenin saygınlığını zedeleyici eylemleri bu kategoriye girer. Kurum dışındaki etik olmayan davranışlar veya toplumsal güveni sarsıcı eylemler örnek olarak gösterilebilir.
- Disiplin Amiri Talimatlarına Uymamak: Disiplin amirinin verdiği görevleri yerine getirmemek, kurum içi düzeni bozan bir unsur olarak değerlendirilir.
Bu suçlar, kanunda açıkça tanımlanmış olup orantılı ve öngörülebilir bir şekilde cezalandırılmalıdır.
Disiplin Soruşturmalarının Usulü ve Hukuki Süreç
Disiplin soruşturmaları, ilgili fiilin işlenme tarihinden itibaren belirli bir süre içinde başlatılması ve tamamlanması gereken hukuki bir süreçtir. Soruşturma süreci genellikle fiilin tespit edilmesi ve soruşturma yetkisinin belirlenmesi ile başlamakta, akabinde soruşturma memurunun atanması ve delillerin toplanması ile ilerlemektedir. Disiplin soruşturmasına tabi tutulan personel, hukuki güvenceler çerçevesinde savunma hakkını kullanarak savunmasını yapmaktadır. Bu aşamaların tamamlanmasının ardından, gerek görülmesi halinde ilgili kamu görevlisine disiplin cezası uygulanabilir. Bu süreçte adil yargılanma hakkı ve hukuk devleti ilkeleri, akademik personelin hukuki güvenceleri ve savunma hakları açısından büyük önem taşımaktadır.
Disiplin süreçlerinin yürütülmesinde, ilgili mevzuat farklı mercilere farklı yetki ve sorumluluklar yüklemiştir. Disiplin amirleri, uyarma ve kınama gibi hafif yaptırımların uygulanmasından sorumluyken; üniversite disiplin kurulları, orta düzeydeki disiplin cezalarını değerlendiren kurumlardır. Yüksek Disiplin Kurulu, kamu görevinden çıkarma veya öğretim mesleğinden men etme gibi ağır disiplin cezalarının uygulanmasından sorumlu olup, bu yaptırımların hukuka uygunluğunu değerlendirmektedir.
Ayrıca, Yükseköğretim Kurulu, öğretim üyeleriyle ilgili kritik disiplin soruşturmalarında devreye girebilir ve disiplin süreçlerinin hukuka uygun bir şekilde yürütülmesini sağlamakla yükümlüdür. YÖK, aynı zamanda üniversiteler arası koordinasyonu sağlarken, disiplin mekanizmasının hukuk kurallarıyla uyumlu olmasını denetler.
Bu yetki dağılımı, disiplin cezalarının tarafsız, şeffaf ve adil bir şekilde uygulanmasını sağlarken, ayrıca sürecin yargı denetimine açık olmasını da temin etmektedir.
2547 sayılı Kanun’un disiplin hukuku ile ilgili düzenlemeleri, yükseköğretim kurumlarının akademik ve idari düzenini sağlamak amacını taşımaktadır. Disiplin süreçlerinde yetkili mercilerin yetkilerinin açık bir şekilde belirlenmesi, suç ve ceza arasındaki denge unsurlarının korunması ve tarafsız bir soruşturma ortamının sağlanması, hukuki güvenlik açısından büyük önem arz etmektedir.
Sonuç olarak disiplin süreçlerinin hukuka uygun ve etkili bir şekilde yürütülmesi hem personelin haklarının korunmasını hem de kurumların etkinliğini güçlendiren bir dengenin oluşturulmasını sağlamaktadır.
Kaynakça:
- Ercan, M. S. (2019). Yükseköğretim personeli disiplin hukukuna uygulanacak usule ilişkin değerlendirme. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 16(2), 55-72.
- Gözler, K. (2012, 29 Eylül). Yorum İlkeleri. Kamu Hukukçuları Platformu Toplantısı, Ankara.
Av. Muhammed Ali Tosun (İzmir Avukat)